26 Eylül 2008 Cuma

Sobelendim! Volume 1

Bu sobelenme olayını da bizzat kendim sobelenmiş olmam sebebiyle bugün öğrenmiş bulundum. Hatta bir kere de değil aynı gün içinde 2 kere sobelenmişim. O yüzden başlığı volume 1 yaptım ki diğer sobeleyen arkadaşın sorularını da azzzz sonra(!) yani volume 2 de cevaplandıracağım.

İlk sobeleyen Tuba arkadaşımız bizlerden bir kişilik testi çözmemizi ve sonuçlarını blogumuza yazmamızı istemiş, ondan da bir başka arkadaşı istemiş, bi nevi titan yani :) Çok sevdiğim bu arkadaşımı kıracağımı kafamı kırarım dedim ve testi çözmeye koyuldum..

Test çözmeyi hiç sevmeyen hatta adını duyunca bi irkilen ben bu testi çözerken inanılmaz keyifli vakit geçirdim hatta hayatımda çözdüğüm en keyifli testti bile diyebilirim :)

Keşke her test böyle olsa deyiiip kişiliğimle ilgili çıkan sonuçları açıklıyorum;

Hakkımda:

Keyif Düşkünü
Firari
Aşk Böceği
Sofistike

Sonra açıklamalara geçiyor..

Ruh Hali; SOFİSTİKE:

Güzelleştirdiğini gösteriyor. Rahatlamak, gevşemek;işte sen bunu seviyorsun ..
Romantiksin ve doğanın sade güzelliklerinden hoşlanıyorsun. Uçsuz bucaksız tabiat manzaraları seni rahatlatıyor.
Müzikte her zaman yenilikler peşinde koşan iyi bir dinleyicisin. Senin için konserlerin yerini hiçbir şey tutamaz.
Sanata bakış açın oldukça klasik. Tarihe ve yüzyıllar boyunca yaşayan eserlere özel bir ilgin var. Gerçek sanatın zamana direnebilen olduğuna inanıyorsun.

Eğlence; FİRARİ:

Tatilde yakınlarınla birlikte olacağın keyifli zamanları, her türlü konfor ve hizmeti sunan, dinlenip yenilenmeni sağlayacak bir mekanda geçirmeyi tercih edersin.
Tutkularının sana yön vermesini seviyorsun.Muhtemelen yalnız vakit geçirmekten zevk alıyorsun, içgüdülerin ve merakın seni bütün dünyayı keşfetmeye zorluyor.
Tam bir doyumsuz!! Flört etmeye olan açlığın asla durulmaz. Aşk ve seks iştahın oldukça yüksek.
Seni rahatsız eden nedir? Doğal görüntüyü herşeye tercih edersin.Şişirilmiş ve yapay duran her türlü plastik görüntüyü dayanılmaz buluyorsun.

Alışkanlıklar; KEYİF DÜŞKÜNÜ:

İyi görünmek senin için sıradan bir durum. Ama ceplerini hafiflettiği de bir gerçek.Ama önemli olan kendini iyi hissetmen.
Evinde modern ve cool bir zevkin var.Fonksiyonel olması yetmez, evin de senin kadar tarz sahibi olmalı.
İçecek tercihin sağlığına önem verdiğini ve kendin için neyin faydalı olduğunu bildiğini gösteriyor.

Aşk; AŞK BÖCEĞİ:

Eski moda bir romantiksin . Çiçekler, şekerlemeler, romantik yürüyüşler tam sana göre.
Özgürlüğü düşündüğünde aklına dur durak bilmeyen aktiviteler geliyor. Sınırlarını keşfetmeyi ve onları zorlamayı seviyorsun.


İştee bendeki sonuçlar böyle.. Şimdiiii sıra geldii benim kimi sobelediğime:)

Hadi bakalım 'Disobedient' kolay gelsinnn ;)

Testi çözmek isteyenler için adres; http://visulog.com/

**Buarada inanamıyorummmm şuan gökkuşağı çıkmış durumda ve ben onu seyretmekten kendimi alamıyorum:)

müthiş güzel bir manzara, müthiş bir enerji veriyor.. Gökkuşağını izlemenin, ayı iyi kapamanın ve bugün 10 günlük tatil öncesi son iş günü olmasının verdiği mutlulukla ağzım kulaklarımda.. darısı başınıza :))

biraz alakasız bir kapanış oldu ama napim söylemeden geçemedim :)

21 Eylül 2008 Pazar

EVRENSEL BALLAD

Bir öykümüz olsa, duyan öyküsü sansa..
Öykümüz böylece dallanip budaklansa..
Bir seviden, bir övüden,o bizim öykümüzden
Giderek bulusan eller evreni sarsa..
Öykümüz de büyür büyüklügümüzden;
Herkes sevisinde evreni kucaklarsa..

Ö.ASAF

19 Eylül 2008 Cuma

Yaza Veda


Sonbaharın tarihe bakmasak hiç haber vermeden, paldır küldür geldiği bu günlerde havanın karanlıklığı, soğukluğu ve yazın bitmiş olduğu fikri hepimize garip bir hüzün vermiyor mu? Acaba sonbaharın kasvetini sevmediğimizden mi böyle hissediyoruz yoksa yazı çok sevdiğimizden mi bilmiyorum..

Sanırım çocukluğumuzdan beri zihnimize kazınan yaz 'Tatil'dir fikri yıllar geçse de, okul bitse de bizden geçmiyor. Kimisi yazın hiç tatile çıkmamış dahi olsa, ona bile sonbaharın gelişi tatil bitmiş hissi veriyor. Neden mi? Hiçbiryere ayrılmasanız bile haftasonları kısa kaçamaklar, havuzdur denizdir hep bir atraksiyonlar, açık havada uzun yürüyüşler, bisiklere binmeler, ada turları, balkonda bahçede çay keyifleri yapabileceğiniz yaz ayları bitiyor..

Ah şu sonbahar hemen bitse kış gelse de bari kayak mevsimi başlasa içimi farklı bir heyecan kaplasa diye beklemiyor değilim. Ne olacaksa hemen olsun; hemen dökülsün ağaçların yaprakları da az üzüleyim, yağmur hemen yağsın bitsin de sıra kara gelsin, hemen okullar açılsın trafik yine berbat olsun da çabuk alışayım, hemen gelsin geçsin sonbahar da yazı çabuk unutayım...

Her mevsimin kendine özgü güzelliği var diyenler vardır aranızda. Ama ben bir yaz ve kış fanatiği olarak içinde hobi tatilimi içeren bu mevsimler dışında olan sonbaharı hiç, ilkbaharı ise sadece yazın habercisi olduğu için seviyorum. Bu yaz, tatilin dibine vurmuş, 7-8 kez tatile çıkıp hiç görmediğim yerleri görme fırsatı bulmuş biri olarak sonbaharda kıçımın üstüne oturacağım gerçeği de beni böyle karamsarlığa sokuyor olabilir.

Allahtan bu sene çok bayram seyran tatilleri var da yaz kış demeden hazır tatilin mecburi organizasyonlarıyla pek sıkılmayacağız gibi.. Şeker bayramına bir hafta kala, şimdiden iyi bayramlar tüm okuyanlara..

8 Eylül 2008 Pazartesi

Aşka dair..


Kimine göre bir miğde sancısıdır aşk kimine göre mutluluk kaynağı kimine göreyse acının öbür adı...

Kimi aşksız yapamaz kimi zamanında çok çekmiştir yinede iflah olmaz kimiyse klasik söylemlerdedir; aşk değil benim aradığım huzur der mutluluk der aşk da olursa tabi tuzu biberi der..

Kimi kesinlikle hayatında istemez aşkı, yanlış tercihler yaptıran gözleri kör eden mantıksızlık olarak görür. Böyleleri genellikle dominant tiplerdir hiç risk almazlar hata yapmaktan korkarlar diledikleri gibi değil kurallarına göre yaşarlar..

Aşkın yüzlerce tarifi yapılmıştır kimi kimyasal bir reaksiyon der kimi duygusal, kimi tutku der kimi bağımlılık.. sonu gelmez bu tariflerin uzar da uzar aşk adına konuşulacaklar..

Gelelim benim marjinal aşk tarifime.. Bir arkadaş sohbetinde bu konuda fikirlerimden bahsettiğimde herkes çok şaşırmıştı. Bir kısmı doğru bulmamıştır belki, ama farketmez nasıl her yiğidin bir yoğurt yiyişi varsa herkesin aşkı tarif edişi de başkadır bence. Çünkü herkesin aşkı yaşayışı aşıkken hissettikleri de başkadır. Kişinin başka başka kişilerde aşkı yaşarken de aşkı başkalaşır. Aşkı tarifsiz yapanda budur zaten.. Davetsiz gelir girer hayatımıza yaşamadıkça bilemeyiz bedelini..

Benim aşka verdiğim bir takma ad var, ilişkilendirdiğim bağdaştırdığım bir diğer duygu; ‘Hayranlık’. Ben hayranlık olmadıkça aşkın olacağına inanmıyorum. Hayran olmadığınız birini sevebilirsiniz hoşlanabilirsiniz, sizi sevmesini, işini sevmesini, ailesiyle iyi anlaşmasını, arkadaşlarının onu sevmesini sevebilirsiniz.. Ama sizden üstün bir yanı bir farklılığı ya da kendine özgü bir karizması duruşu yoksa ‘güç yoksa’ Aşk ta olmaz bence. Aşk ulaşılamaz olan değil; bahsettiğim hayranlık da platonik bir olay bir artiste veya şarkıcıya duyulan hayranlığa benzer bir hayranlık değil. Sadece taktir ettiğiniz gurur duyduğunuz kadar başarılı, sizi taşıyabilecek sizi koruyabilecek kadar Güçlü, çevrenizdeki erkekler gibi sıradan olmayıp farklı olan, sizden daha çok bilen daha çok okuyan daha çok gören ve konuşurken sizi alıp götüren biridir Aşk. Hep hayal ettiğinize en yakın olan..

Aşk adına söylenecek o kadar çok şey var ki.. Ya sizin aşkınız başkasına aşık olur, ya başkasının aşkı size aşık olur. Ya aşık olduğunuz kişi varlığınızdan habersizdir, ya da aşık olduğunuz kişi sizle ömrünü geçirir..

Aşk insanın hayatına bir kere girer diyenler yanılırlar. Aşk insanın hayatına ‘en az bir kere’ girer. Bir kere siz aşk acısı çekersiniz. Sonra birileri sizin yüzünüzden bir kere aşk acısı çeker. Ve şanslıysanız eğer aşk meleği her iki tarafı da aynı anda vurur, mutlu son olur..

Herkesin en büyük Aşkıyla, mutlu son denen ama aslında hayatının en mutlu başlangıcı olan anı yaşaması dileğiyle...